İşlem öncesi
dönem (2/3–7 yaş):
a) Sembolik
dönem (2/4 yaş):
-
Bu dönemin en önemli özelliği sembolik
fonksiyonların ortaya çıkmasıdır. Çocuklar nesneler ortada yokken onu temsil
eden bir sözcük, sembol veya varlığı zihinsel olarak ifade edebilirler. Bu
nedenle dil gelişimi çok hızlıdır. Ama kullanılan kavramlar ona has yani
özeldir (benmerkezci).
-
Sembolik
zekâ, düşünme ve oyun gelişimi başlar. Sembolik zekâ ve düşünme de bir nesneye sembolmüş gibi
anlamlar yükler ve canlandırma yapar (iç temsil). Mesela; TV kumandasına
çok meraklı bir çocuğun eline geçtiği terliğe kumanda gibi anlamlar yüklemesi.
-
Sembolik
oyun: Mesela;
çocuk çubuklardan gemi yapıp su birikintilerinde onları yüzdürürler ve o
gemilerin kaptanı olurlar.
b) Sezgisel dönem (4–7 yaş):
-
Benmerkezci
(Egosantrik düşünce) anlayış: Dünyayı başkaları açısından göremezler. Çevresindekilerin
kendilerindekinden daha farklı bakış açılarına sahip olacağını anlamazlar. Kendi
gördüğü ve düşündüğü şeyleri herkesin gördüğünü ve düşündüğünü zannederler. Dünyanın merkezi kendisidir. Her şeyin,
herkesin her zaman kendilerini izlediğini düşünürler. Anne ona bakmak, güneş
onu ısıtmak için vardır. Mesela; bir kız çocuğun telefonda konuşurken
elindeki bebeğin rengini soran babasına “Görmüyor musun? Kırmızı” diye cevap
vermesi
-
Paralel
oyun: Benmerkezciliğin
bir devamı olarak aynı anda, diğer çocuklarla bir arada olmalarına rağmen,
diğerlerinin oyunlarına dikkat etmeden birbirlerinden bağımsız olarak her
çocuğun kendi oyununu oynamasıdır.
-
Monolog: Benmerkezcilikten dolayı,
çocuğun karşısındakini dinlemeden, onun kendisini dinlediğini varsayarak konuşmasıdır.
Mesela; Leyla annesine resim yapmak istediğini söyler. Annesi boyaları
ve kâğıdı masaya bırakır. Leyla masaya oturur. Bir çiçek resmi çizerken yanında
annesi olmadığı hâlde, “Bir çiçek, çiçek çizeceğim, çiçek yapacağım.” der. Leyla’nın
resim çizerken yaptığı konuşmalar (2009 KPSS).
-
Kolektif
Monolog:
Benmerkezcilikten dolayı, çocuklar yanındaki arkadaşları kendilerini dinlemese
dahi hep birlikte toplu konuşmalarıdır.
GELİŞİM PSİKOLOJİSİ III. ÜNİTE – BİLİŞSEL (ZİHİNSEL)
GELİŞİM
![]() |
|||
![]() |
-
Animizm
(canlıcılık): Canlı ve cansız nesneler arasında ayrım yapamamadır. Çocuk cansız
nesnelere canlılık özellikleri yükler veya canlı varlıkları cansız varlık
olarak görür. Mesela; Beş yaşındaki Ayşe, oyuncak bebeğiyle oynarken
bebeğin kolunu kırmış ve ondan defalarca özür dilemiştir (2006 KPSS).
Oyuncak bebeklere yemek yedirmek, radyo üşümesin diye üzerini çarşafla örtmek.
-
Kişilerin
Sürekliliği Kazanılır: Çocuk, annesinin elbiselerini giyen bir kadının,
kendi annesi olmadığını anlar. Babasının arabasındaki başka bir adamın babası
olmadığını anlar.
-
İlk
akıl yürütmeler: Sezgilerine dayalı olarak mantık yürütmeye ve problem çözmeye başlar.
-
Ahlaki bağımlılık: Çocuk dıştan gelen (anne-babaya bağlı)
yasa ve kurallara göre davranır.
-
Korunum
ilkesi kazanılmamıştır: Bir
nesnenin görünümü değiştiğinde; miktar, ağırlık ve hacminde de değişiklik
olduğunu zanneder.
-
Özelden
özele akıl yürütme vardır: Çocuğun olayları sadece geçirdiği yaşantılara bağlı olarak tek yönlü
düşünmesidir. Özel bir durumdan diğer özel bir duruma genelleme yapmadan
akıl yürütür. Yani tümevarım ve tümdengelim akıl yürütmelerini yapamazlar. Mesela; Mert ile Doğa oynarken Mert'in babası Doğa'ya kaç
yaşında olduğunu sorar. Doğa 6 yaşında olduğunu söyler. Mert "Ben de 5
yaşındayım." der. Doğa'nın teyzesi "Mert 5, Doğa da 5 yaşında"
der. Bunun üzerine Doğa teyzesine "Ben 6 yaşındayım, bir kere benim doğum
günüm olurken sen evde yoktun." diyerek karşı çıkar. Doğa'nın, yaşını
doğum gününde evde bulunmadığı için teyzesinin bilemeyeceğini düşünmesi özelden
özele akıl yürütmedir (2010 KPSS). Okulda “B” harfinin okunuşunu “Bı”
diye öğrenen bir çocuk, amcasının “Be” harfiyle başlayan üç isim say demesi üzerine
cevap veremez. Amcası Bebek diye örnek verir. Çocuk olmaz ki. “Bı” ile başlayan
demeliydin. Biz öyle öğrendik demesi (2009 KPSS).
-
Tek
özelliğe göre sınıflama yapılır: Nesneleri tek özelliğe göre sıralayabilir ve
sınıflandırabilir. Mesela; sarı, kırmızı, mavi renklerle boyalı olan
küçük, büyük ve orta büyüklükteki kare, üçgen ve daire şeklindeki tahta
parçalarını, ya sadece renklere göre ya sadece büyüklüklerine göre ya da sadece
şekline göre sınıflayacaktır. Yani çocuk “Orta boy sarı daireler” ile “Büyük mavi
üçgenler” diye çok özelliğe dayanarak bir sınıflama/gruplama yapamaz.
-
Odaklanmacılık (merkezleme): Çocuğun dikkatini bir olay/nesne ile
ilgili özelliklerden yalnızca birisine verebilmesidir. Mesela; bir çocuğun annesinin bir anne olduğunu bilmekle beraber
onun aynı zamanda bir eş, bir öğretmen, bir teyze olabileceğini
anlayamaması.
2013 KPSS: Annesi
üç yaşındaki Murat’ın, her zaman giydiği yağmur çizmelerinin içine, daha sıcak
tutması için bir kılıf koyarak çizmenin boyun kısmına doğru bu kılıfı
kıvırmıştır. Çizmelerin görünümünün kısmen değişmesi üzerine Murat, “Aaa! Bu
çizmelerim de çok güzel! Diğerleri nerede anne?” diye sormuştur. Bu küçük değişiklikten sonra Murat’ın aynı
çizmeyi yeni bir çizmeymiş gibi görmesi, odaklanmacılıktır.
|
-
Bu dönemde henüz parça ile bütün
arasındaki ilişkiyi (sınıf içerme becerisi) kuramazlar.
-
Soru sorma: İlgi ve merak geliştiği için çocuk
sürekli olarak sorular sormaya başlar.
-
Yapaycılık: Çocuğun doğal
nesneleri, olayları bir insanın yarattığını veya buna birisinin neden olduğunu
düşünmesidir. Mesela; çocuğun, güneşi birisinin kibrit yakarak
oluşturduğunu (buna bağlı olarak Güneş’in geceleyin ateşi söndürüldüğünü sabah
ise yakıldığını) düşünmesi, birisinin muslukları kapatmadığı için sellerin
oluştuğunu düşünmesi.
-
Büyüsel
(Sihirli, Majik) Düşünme: Gerçek ile hayal olanı ayıramazlar. Mesela; Noel Baba’yı,
Şirinler’i gerçek olarak kabul ederler. Taşların yaşadığına, ağaçların
düşündüğüne inanırlar.
-
İşlemleri
tersine çeviremezler: A=B’dir, fakat B=A değildir. Bir çocuğun okula giderken izlediği yoldan
evine geri dönememesi. 1’den
10’a kadar sayabilen çocuğun 10’dan 1’e kadar da sayamaması.
-
Yanlış
Bağdaştırma: Birbiriyle her koşulda ilişkisi olmayan durumlar arasında bağ kurarak hatalı
akıl yürütmedir. Mesela; en son hastaneye yatırıldığında eve bir bebekle
dönen annenin tekrar hastaneye yatırıldığında eve yeni bir bebekle döneceğini
çocuğun düşünmesi.
-
Kalıp
yargılar: Bu
dönemdeki çocukları geçirdikleri sınırlı deneyimler nedeniyle kalıp yargılar
geliştirirler. Mesela; sürekli hemşire olmak isteyen bir kız çocuğuna
“Doktor olmak istemez misin?” diye sorulduğunda, “kızlar doktor olmaz, hemşire
olurlar” yanıtını vermesi.
Çok yararlı olmuş özet şeklinde çok teşekkürler emeğiniz için.
YanıtlaSil